+90(312) 224 1014

Arabulucu Talep Formu

Konkordato Sürecinde İşçilik Alacaklarında Arabuluculuk Uygulamaları

Arabuluculuk | Uyuşmazlık > Makale  > Konkordato Sürecinde İşçilik Alacaklarında Arabuluculuk Uygulamaları

Konkordato Sürecinde İşçilik Alacaklarında Arabuluculuk Uygulamaları

konkordato-arabuluculuk

31.07.2016 tarihli 669 sayılı khk ile sermaye şirketlerinin iflas erteleme talebinde bulunması ve Mahkemelerin iflas erteleme kararı vermesi engellenmiştir. İflas erteleme kurumunun mevzuatımızdan khk ile çıkarılması nedeniyle konkordato kurumu çok daha önem arz etmeye başlamıştır. 15.03.2018 tarih ve 7101 sayılı İcra ve İflas Kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanun 30361 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 7101 sayılı yasa ile konkordato kurumu İcra ve İflas Kanunu kapsamında detaylı şekilde düzenlenmiştir. 2018 yılı içinde Türkiye’de döviz fiyatlarının artması, ticaret erbabını ciddi anlamda zorlamıştır. Halen devam eden bu ekonomik süreç içerisinde ticari işletmelerin konkordato yoluna başvurma ihtimalleri de artmıştır.

Yeni düzenlemede konkordato yoluna başvuran borçluya Asliye ticaret mahkemesi tarafından şartları taşıdığı takdirde 3 aylık geçici mühlet süresi verilmektedir. Bu süre gerekli görülürse 2 ay daha uzatılabilmektedir. Toplamda 5 aylık borçlu için tabiri caizse nefes alma sürecini kanun koyucu Mahkeme eliyle vermiş bulunmaktadır. ( İ.İ.Kanunu 287. madde ) Geçici süre sonunda borçlunun tüm şartları yerine getirdiği kanaati oluştuğunda Mahkeme tarafından bir yıllık kesin süre verilir ( İ.İ.Kanunu 289. Madde) bu kesin sürenin de gerekli görüldüğünde 6 ay daha uzatılabilmesi mümkündür. Konkordato nun ilan edildiği andan itibaren borçlu aleyhine 6183 sayılı yasadan kaynaklı takipler dahil tüm icra takipleri durur. Konkordato süresi boyunca da borçlu aleyhine takip açılamaz. Bu kuralın istisnası 206. Maddenin 1. Paragrafındaki imtiyazlı alacaklar olan işçi alacakları ve nafaka alacaklarıdır. Borçlu tacir, işletmesini devam ettirebilmek toparlanmak ve ticari hayatına tutunabilmek için icra tehdidinden kurtulmuş olmaktadır. Fakat borçlunun duran borçları konkordato ön projesini mahkemeye sunduğu ana kadar olan borçlarını kapsamaktadır. Konkordato ilanından sonra ticari işletmenin devamı için gerekli olan giderlerin borçların ise ödenmesine devam edilmek gerekmektedir. Yukarıda belirttiğim üzere icrailiği durmayan imtiyazlı alacaklardan olan işçilik alacakları 206. Madde gereği takibe konu edilebilecektir. Kaldı ki; borçlunun konkordato projesinin onaylanması için de imtiyazlı alacakların ödenmiş olması şartı da vardır. Ne yazık ki ülkemizde işçilik ücret ve alacaklarının ödenmesi usulü genelde değişik saiklerle bankadan ödeme usulü ile tam olarak yapılmamaktadır. Genel uygulama asgari ücret kadar kısmını banka kanalı ile işçiye ödeyen işveren geri kalan ücreti ise elden işçiye ödeme yolunu seçmektedir. Bu ödeme yöntemi konkordato sürecinde bazı problemlerin doğmasına neden olmaktadır. Konkordato ilanı ile Asliye ticaret mahkemesi tarafından konkordato komiseri ve/veya komiserleri tayin edilmektedir. Bu tayin ve ilandan itibaren borçlu tacir tüm ödemelerini konkordato komiserinin denetim ve gözetiminde uygulamada onayı ile yapmak durumundadır.

Bu aşamada arabuluculuk kurumunun konkordato sürecindeki uygulama pratiği ortaya çıkmaktadır. İmtiyazlı alacaklardan olan işçilik alacaklarını ödemek zorunda olan borçludan alacaklı işçiler yukarıda izah edilen alacaklarının ödenmesini istemektedir. İşçi sadece bankaya yatan asgari ücretinin ödenmesini kabul etmeyecektir. Elden alınan ücret kısmının ve tam alacak üzerinden hesaplama yapılmak suretiyle bağlı alacakların da kendilerine ödenmesini talep edeceklerdir. Bu son durumda elden verilen işçi ücretinin yasal bir zemine oturtularak ödenememesi problemi ortaya çıkmaktadır. İşverenin elden, kayıt dışı, ödediği işçilik ücretleri için Konkordato komiserinden ödeme onayı alamayacağı da izahtan varestedir. İşveren borçlu, konkordato başvurucusu tacir’in konkordato sürecinden netice alabilmesi işletmesinin devamlılığını sağlaması bu ödemeyi bir şekilde yapabilmesine, işçilerin alacaklarını alabilmelerine bağlıdır. ( İ.İ.Kanunu madde d bendi ) İşte tam burada arabuluculuk kurumunun önemi ortaya çıkmaktadır.

İşveren borçlu tacirin, konkordato sürecinden netice alabilmesi şartlarından olan işçilik alacaklarının ödenmesi şartının gerçekleşebilmesi ve bu ödeme sürecinin sonlandırılması hayati önem arz etmektedir. Konkordato komiserinin bordroda belirtilmeyen kısım alacaklarının ödenmesine onay verememesi işçilerin alacaklarının sonlandığını bildirmelerine ve dolayısıyla 206. Maddedeki imtiyazlı alacakların tamamen ödendiği şartının gerçeklemesine engel teşkil edecektir. Bu problemin ortadan kaldırılmasını sağlayabilecek yasal çözüm ise işçilik alacaklarının arabuluculuk anlaşması şeklinde konkordato komiserine sunulması şeklinde aşılacaktır. İşveren borçlu ve işçilerin bordroda yazan veya yazmayan tüm alacakların ve diğer alacakların arabuluculuk görüşmeleri esnasında konu edilebileceği 6325 sayılı yasa gereğidir. Konkordato komiserine arabuluculuk sürecinde varılan arabuluculuk anlaşma belgesi sunulduğunda bu anlaşmaya dayanarak borçlunun 206. Madde gereği imtiyazlı alacak kapsamında işçinin alacağının pekala ödenmesi yönünde işveren borçluya izin verebilir. İşveren borçlu için işletmesinin devamı için ön şart olan işçi alacaklarının ödenmesi hususu yasal zeminde ve konkordato komiserinin sorumluluğunu doğurmayacak şekilde ancak arabuluculuk anlaşma belgesi ile çözülebilecektir. Önerdiğimiz bu çözüm yöntemi ile alacaklı olan işçinin talepleri tam olarak karşılandığı gibi amacı işletmesinin devamı ve içine düştüğü ödeme güçlüğünü sonlandırmak olan borçlu işverenin de amacına uygun işlemlerinin sorunsuz şekilde sonuçlandırıldığı da görülecektir.

Hukuk sistemimize 2012 yılında 6325 sayılı yasanın yürürlüğe girmesi ile kazandırılan arabuluculuk kurumu yukarıda izahı yapılan problemin çözümünde de adeta bir emniyet sübabı gibi devreye girmekte ve ekonomik hayatın devamlılığı, alacaklı işçilerin alacaklarına kavuşmasının sağlanması ve hatta işçilerin iş akdi ile bağlı olduğu işyerindeki akdinin ( istihdamının ) devamına da büyük katkı sağlamaktadır. Konkordato ilanından sonra tüm edimlerini konkordato komiserinin müsaadesi ile yapan ( İ.İ.Kanunu madde 297 birinci fıkra ) borçlu işverenin geçmişte uygulanan işçi alacaklarının ödenmesindeki yanlış uygulama nedeni ile yasalar karşısında kaldığı zor durumdan çıkarak konkordato başvuru amacına gitme yolunda devam edebilmesini de arabuluculuk kurumu sağlamaktadır. Arabuluculuk anlaşma belgesi ile borçlu işveren yasal çıkmazdan kurtulmakta, işçi alacağına kavuşmakta konkordato sürecini yöneten konkordato komiseri ise yasal sorumluluk altına girmekten kurtulmaktadır. Bu bahsettiğimiz hususlar, taraflar ve süreçte görev alan komiser açısından olumlu sonuçların tespitidir. Oysa ki; arabuluculuk anlaşma belgesinin kamusal faydaları da vardır. Bilindiği üzere bir devletin ticari hayatının temel taşları ticari işletmelerdir. Ticari işletmelerin ticari hayatlarının devam etmesi ülkenin milli hasılası, vatandaşların istihdamının sağlanması açısından büyük önem arz etmektedir. Bir ticari işletmenin o veya bu nedenle ticari hayatının sonlanması işletme bünyesindeki işçilerin iş akitlerinin sonlanması sonucunu da doğuracaktır. Ekonomik kriz dönemlerinde bu şekilde ticari işletmelerin ayakta tutulamaması kamusal istihdam ve istihdam sorununa bağlı diğer sorunları doğuracaktır. Bu da bir devlet için ciddi harcamalar yapmak zaruretini doğuracak ve gereksiz problemlerle uğraşarak kamu kaynaklarının daha ehemmiyetli alanlara harcanması yerine doğan bu problemlerin çözümüne harcanmasına sebebiyet verecektir.

Tüm uzlaşmazlıkların temelinde iletişim eksikliği ve/veya yanlışlığının yattığı bir gerçektir. Arabuluculuk kurumu, bu iletişim eksikliğinin giderilerek tarafların uzlaşmazlık konusunu istişare etme, problem çözüm önerilerini alma ve karşı tarafa çözüm önerileri sunma, o uzlaşmazlıktan görüşmeler neticesinde işbirliği yaparak ‘’ kazan-kazan ‘’ ilkesi çerçevesinde her iki tarafın kazanarak süreci sonlandırmaları sonucunu kazandırmaktadır. Yukarıda izahını yapmaya çalıştığımız konkordato sürecinde işçilik alacaklarının arabuluculuk anlaşmasıyla ödenmesi de ‘’kazan kazan’’ ilkesinin tezahür ettiği bir durumdur. Arabuluculuk anlaşma belgesi ile borçlu işveren, yasal çıkmazdan kurtulmakta, işçi alacağına kavuşmakta, konkordato sürecini yöneten konkordato komiseri ise yasal sorumluluk altına girmekten kurtulmaktadır. Kısaca tüm taraflar arabuluculuk uygulaması ile kazançlı çıkmaktadır.

ARABULUCU MUHAMMET ALİ AYGÜN

Henüz Yorum Yapılmadı

Sorry, the comment form is closed at this time.